20 Ekim 2009 Salı

sanat için memelerini açan rahibe


hayır başlıktaki kadın ben diilim. ancak maymun iştahım bu kez de beni resim aşkına yöneltti ve resimdeki teyzeyi karakalem çalışmak istencindeyim. gerçi bi kalemim olsa başka türlü çalışabilirdim ama kırtasiyede satılanlarla idare edicez artık. evet, bu kez de sanat uğruna domaldım arkadaşlar. evet evet yaptım bunu. kendimi kurban edeceğim yeni kabileler arayışında, camiadan sürgün edilmiş bir küçük iskender havasındayım. sayko komşular silsilesiyle deneyimlediğim küçük çaplı maceraperest arayışlardan sonra, kendimi sanata adamış bulunuyorum ve okulun açtığı resim kursunun da ilk toplantısı bugündü. sosyalleşme çabalarım ergenlikteki "babam gömleği giyen salaş kız" ekolünün örneklerinden olmam nedeniyle biraz geç kalmış olabilir, ve fakat kurstaki tipler kadar vahim sayılmam. örneğin bonus kafalı neşe abidesi hatun ve yanındaki birdirbir oynamaya müsait yavşaklıktaki herif gibi olsam kendimi atakule'den atardım muhtemelen. bunlar fen edebiyat fakültesindenlermiş. yarın öbür gün büyüyüp laboratuarlara kapansalar deney fareleri olsun, cıva olsun her türlü canlı ve doğal kaynağın kendilerinden koşarak uzaklaşacağına eminim. kolu dövmeli olup sırtına kokoş yeleği (sırtı dantelli) giyen gotik karı ise ingilizce öğretmeniymiş fakat ben öğrencisi olsam onu sallamazdım. okulun emekli hocalarından botoks mucizesi teyzeler de var aralarda. bunların yavruları amerikalarda eğitimler almışlar, kendileri de diplomat kocayla gezmekten sıkılıp kendilerini el emeğine göz nuruna vermişler. gossip girl episode 1782 kıvamında çocuklarla uğraş uğraş nereye kadar tabi. bu arada hocalar da okulun eski güzel sanatlar mezunlarındanmış. genç bi karı - koca bunlar. yalnız toplantının yapılacağı salona girince ortamdaki gerginlikten anladığım kadarıyla dün gece sevişememişler veya adam kadını aldatıyo. öyle bi ifade sezdim suratlarında. nereye gitsem peşimi bırakmayan antisosyal duruşum yine beni sosyalleşilmesi tehlikeli sonuçlar doğuracak bi ortama itti arkadaşlar. daha sonraki postları geciktirirsem kabız olduğumdan olmayacak bu, bunu bilin. ya yediğim bişi dokunmuştur veya çevre kurbanı genç kız olarak üçüncü sayfadayımdır. hakkınızı helal edin.

13 Ekim 2009 Salı

türbanlı kız fantezisi


sırf yalnızlıktan sıkıldığım için mahalledeki insanlarla konuşmaya başlamayı düşünüyorum. daha evvel komşuluk ilişkileri namına bir adım atmışlığım olmasa da, karşı penceredeki iri memeli kadının pakize suda'ya benzediğini farkedip fantastik düşüncelere daldım. meşhur olmamı sağlayabilir. ayrıca hemen yakınındaki yağız delikanlı da "ezel" adlı "garez" kıvamlı dizide kenan imirzalıoğlu'nun evrimleşmemiş halini oynayan bebeye benzemiyor değil. üstelik de geçen gün bakkaldan sigara ve tonik almış eve dönüyordum ki karşılaştık kendisiylen; gülümsedi, selam verdi. mahalledeki her kıza gülümsüyo olma ihtimaline karşı havamı bozmadan kafamla karşılık verdim ancak şimdilik kafa atmak veya kafamı göğsüne yaslamak gibi uç sevdalarda olmamayı yeğliyorum. pakize suda teyzeyle ise daha sıcak ilişkilere girebilir, gençliğinde pamela anderson'dan çaktığı kıyafetleri felan varsa onları ödünç alıp yağız delikanlıyla samimiyeti artırdığım vakit kullanabilirim. belki bana esra erol'la izdivaç kıvamında öğütler bile verir. bir cami dolusu türbanlı kızın oturduğu eve ise pek uğramayı düşünmüyorum zira her akşam kapının önüne koydukları çöplerden mikrop saçtıkları düşünülürse evin içinin umumi heladan farkı olmadığı kanaatindeyim. ancak pakize suda teyzeyle bu kızları bi şekilde tanıştırabilirsem bambaşka kombinezonlar (kombinasyon manasında ve değil) çıkabilir ortaya - ki bu da seyirlik olur, sıkıcı akşamlar şenlenir a dostlar.

1 Ekim 2009 Perşembe

kristen pfaff


al sana bir 27 daha. ben bunun courtney love'ın ikinci bok yemesi olduğunu düşünüyorum ancak "if you're doing lines, you're doing lines" abicim. başka açıklaması yok. kurt'ün acısına dayanamamış da olabilir. sevişiyolardır kesin. neyse arkasından konuşmak olmaz, rahmet, toprak bol.

bottleham


dilimde bi uyuşma, kafada inceden bi dönüşler. klavyede ufak tefek sorunlar. evet, bunlar bizi bugün ilgilendiren detaylar sevgili arkadaşlar, zira uzun zaman sonra alkol almanın bünyedeki etkisi çıplak ayak bungee jumping yapmak gibi oldu. ha derseniz ki "bungee jumping yapan adamın ayağında postal olacak değil ya", olabilir dostlar olabilir. adam marjinal ruhu da "metalciyim ben röaaah" biçiminde seyrediyorsa neden olmasın. ha çıplak ayak olmanın zararını büyükler bilir. ya da kesin biliyolar. zira rahmetli nenem "yavrum çpılak ayak gezme" derdi hep, kesin bi bildiği vardı. o değil de ben yazdıkça gıcırdayan şu "bürosit" tipi koltuk beni gece gece hasta etti, yemin billah koyucam kapının önüne! ancak "temiz çankaya için çöpler 9'da" kampanyasından dolayı şimdi koysam 20 saatten önce kimse almayacak, öyleyse bi gereği yok diye düşündüm. üstelik bunların hepsinin yalnızca 30 saniye sürdüğünü düşünürsek hemen sipariş vermeli ve homdromdan faydalanmalıyız. kredi kartınıza bikaç taksit. sanırım herkesin çocuk olduğu halde ev arkadaşıyla yaşadığı bir dünya istiyorum. ediyle büdünün biz ergenken gerizekalı gibi görünen diyaloglarının ne kadar anlamlı olduğunu count dracula evlerine yatılı misafir olarak gelince anladım. ya da sarhoşum bilemiyorum artık.

not: bottleham bettlehem gibi değil mi sanki?
bidaha not: ekim gelmiş, üzüldüm lan bi an.